Oktay Ekşi yazdı : Gözümüz aydın (!)


Artık sadece iç politikalarda
değil, dış politikada da -biz
değil, gelişmiş dünya- şeffaflık
aşamasına gelmiş görünüyor. Aksi olsa
İsrail’den kalkan 200 savaş uçağının
İran’ı -özellikle Tahran’daki bazı kritik
hedeflerle İran’ın nükleer çalışmalar
merkezi Natanz’ı- bombalaması tüm
dünya için sürpriz teşkil ederdi.

Oysa bakıyoruz, -muhtemelen İran’ı
yöneten bir avuç insan hariç- kimse
bu çok vahim saldırıya şaşırmış gibi
görünmüyor.

Belli ki bilinmeyen tek şey İsrail’in
İran’ı hangi gece vuracağı idi. Önceki
gece o oldu.

Bu saldırıda İran’ın, savunma sistemi
dahil kuşkusuz ciddi kayıpları oldu.
Ama bunlar -İsrail’in yaklaşık son
yıllarda ısrarla uyguladığı metoda
uygun olarak, doğruca hedef alınmış
insanlara yönelik saldırılar olarak
karşımıza çıktı. Nitekim dünkü
haberlerin öne çıkan başlıklarında
başta İran genelkurmay başkanı ile
İran devrim muhafızları komutanı dahil
önemli üç komutan ile Natanz’daki
nükleer tesiste görev yapan altı bilim
insanı yer almaktaydı.

Benim bildiğime göre bu, savaş
taktikleri açısından yeni bir yaklaşımdır
ve düşmanı, asıl yetişmiş uzman
kaynağına kayıp verdirerek çökertmeyi
hedeflemektedir.

Önceki gece yarısı yaşanan saldırı,
maalesef bizi de çok yakından
ilgilendirmektedir:

ABD’nin İsrail’le birlikte yürüttüğü,
-AKP iktidarının ilk yıllarında genel
başkan Tayyip Erdoğan’ın da “İkinci
başkanıyım” dediği- Büyük Ortadoğu
Projesi’nin sondan bir önceki adımı bu
saldırıyla atılmış oldu.

Bu projeyi, ABD’nin o zamanki
başkanı George W. Bush, 11 Eylül
2001 terör eylemine tepki olarak
icat etti. 11 Eylül, El Kaide isimli
fanatik terörist grup lideri Usame
bin Ladin
’e bağlı teröristlerin üç
yolcu uçağına binerek bu uçakları
içindeki yolcularıyla, New York’ta iki
gökdelenle Washington DC’de ABD
savunma bakanlığı binasına çarptırarak
toplamda 4 bine yakın insanı
öldürdüğü olaydı.

Büyük Ortadoğu Projesi
anımsanacağı gibi o dönemin ABD
Dışişleri Bakanı Condolozze Rice
tarafından açıklanmıştı ve Ortadoğu’da
22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi
hedefliyordu. O, 22 ülke arasında
Türkiye Cumhuriyeti de vardı. Bu
projeye göre ülkemizin Doğu ve
Güneydoğu illerinde (Sivas dahil),
Batılı emperyalistlerin neredeyse 1920
yılında yenik Osmanlı İmparatorluğu’na
imzalattıkları kadar toprak bize
bırakılıyordu.

Bu projenin uygulamasına hemen
başlandı. Ve George W. Bush yönetimi
önce kuyruklu yalanlar uydurup bunu
tüm dünyaya yayarak Irak’taki diktatör
Saddam Hüseyin’in nükleer silah
ürettiğini iddia etti.

Bu gerekçeyle Irak vuruldu. ABD’nin
tayin ettiği sivil genel vali de Irak Ulusal
Müzesi’nin işgalciler tarafından talan
edilmesine göz yumdu.

Ama asıl mesele Büyük Ortadoğu
Projesi’nin uygulanmasıydı.
Nitekim
Irak ve Suriye bu çerçevede yerle
bir edildi. Uzmanlar diyorlardı ki
projenin bir sonraki aşaması İran’ın
parçalanmasıdır. Sonra sıra Türkiye’ye
gelecektir.

Gözümüz aydın (!) Belli ki sıra bize
geldi.

Nitekim İsrail’i büyütmek,
Ortadoğu’yu parçalayıp yutmak
amaçlı Büyük Ortadoğu Projesi
uygulanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir