“…Eğitirler seni olanaksızlıklar ortasında… Her yer eğitim alanı, her an eğitim anıdır. Dünyayı sevmeyi öğrenirsin. Yurdunu sevmeyi. İnsanı, insan emeğini, insana dair her şeyi. Ağacı, uçan kuşu, börtü böceği seversin. Ve ardından görev yüklenirsin. Aydın olma görevi, ‘öğretmen’ olma görev ve sorumluluğu… Ve bunların toplamı bir bilinç oluşturur; ‘ülkenin öğretmeni olma’ bilinci. Ve bu bilinç de bir derli toplu düşünüşler toplamıdır. Yani, ‘köy enstitüleri felsefesi’nin yarattığı düşünüşler toplamı” (Ortaklar İlköğretmen Okulu, Ahmet Nuri Doğan-Mustafa Özmen, İş Bankası Kültür, 2022)
Öğretmen okullu yıllarıdır Ahmet Doğan’ın sözünü ettiği, 1960’lı yıllar.
DEVRİMCİ BİR EĞİTİMCİ
1968’de Ortaklar İlköğretmen Okulu’nu bitirerek bu düşünüşler toplamıyla eğitimciliğe, eyleme, kuşağına “Merhaba” der.
“Cumhuriyetin eğitim seferberliği, Köy Enstitüleri, Devrimci Eğitim Şurası, Büyük Öğretmen Boykotu birer köşe taşıydı. ‘Ve benim öğretmen önderlerim halkın öğretmeni olmayı öğretmemişler miydi bana?..’ diyerek 1968 Devrimci Eğitim Şurası-1969 Öğretmen Boykotu’nu yazar (Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2010).
Isparta Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü’nü bitirdiği 1980’den sonra bir devrimci olarak dershane öğretmenliğini (MEF ve Fen Bilimleri) sürdürürken Nesin Vakfı çocuklarının gönüllü öğretmeni; ADD’lerin, ÇYDD’lerin, demokratik kitle örgütlerinin, çocukların, gençlerin yüreklere dokunan “Ahmet abisi” olur.
Yüzlerce toplantıda konuşur, Bilim ve Gelecek’te ve başka dergilerde onlarca yazı yazar.
“Matematik soyut bir dil. Laboratuvarı insanın beyni, aracı da kâğıt kalem” der, “Matematiğin disiplinli bir düşünüş” gerektirdiğini, düşünmeye zorladığını, “Matematiksel düşünüş”ün tüm yaşamda önemli olduğunu savunur.
Matematik öğretiminin “İnsan aklının ciddi bir biçimde kullanımının öğretilmesi” olduğunu söyleyerek “Matematiğin aydınlık yüzünü doğru olarak gösterebilmek” amacıyla 40 yıllık öğretmenliğinin deneyimi ve birikimiyle yaşamla nasıl birleştirilebileceğinin yöntemini arar.
Matematiği anlaşılır hale getirmek, matematiğin nasıl sevdirileceği, nasıl korkulur olmaktan çıkarılacağı sorularına yanıtlamak, “Akıl yürütmenin güzelliği, estetiği, keyfiyle” öğrencileri tanıştırmak amacıyla Matematik “Yaramaz”dır’ı yazar (son basımı Telgrafhane Yayınları, 2024).
Neden, Nasıl, Hangi Matematik?’te (Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2014), matematiğin ne olduğu ve nasıl matematik öğretmeni olmalı sorularının yanıtlarını arar, matematik, geometri kitapları, üniversite hazırlık için soru bankaları yayımlar.
ÖZLEYECEĞİZ AHMET DOĞAN’I
Tanıştığımızda 40’lı yaşlardaydık ikimiz de.
Aynı halk ve aydınlanma damarından beslenmiştik.
Geçmişimizi nasıl değerlendirip geleceğe nasıl adımlar atacağımız konusundaki düşünsel birliğimiz dostluğumuzu öyle bir pekiştirdi ki ikiz olmuştuk sanki.
İkizimi kaybettim 13 Mayıs’ta.
Deprem oldu yüreğimde, sarsıldım, düştüm, kırıldım.
Onun gözüyle baktım yaşama ve kalktım ayağa; borcumdu bu yazı ama geçen hafta yazamadım, çünkü Lozan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığıyla ilgili emperyalist adımların artık uzak tehlike olmaktan çıkıp soluğunu ensemizde duyduğumuz günlerde o da istemezdi onu yazmamı.
Yüreğinde Cumhuriyet vardı çünkü onun, Cumhuriyetin halkını insan kılma, yurttaş kılma savaşımı vardı.
Cumhuriyetin öğretmeninin yüreğiydi ondaki.
Dostluğu, arkadaşlığı, özveriyi, alçakgönüllülüğü, duyarlılığı, sevgisiyle öğretmenliğini matematiğin görkemli zenginliğiyle bütünleştirmeyi başarmış bir insandı.
Kitapları kaldı Ahmet Doğan’ın; anıları, yaşam boyu koşuşturması, dokunduğu yürekler kaldı.
Ardında örnek alınası dostluğu, dayanışma ruhu, özverisi, paylaşımcılığı, sonsuz insan ve yurt sevgisi, örgütçülüğü, devrimci kararlılığı kaldı.
Özledim can dostum Ahmet Doğan’ı, hep özleyeceğim, dokunduğu herkes özleyecek.