Çünkü çözüm üretemiyor.
Çünkü halkın sorunlarına yanıt
veremiyor. Geriye sadece
baskı ve düşman yaratma politikası
kalıyor. Peki, muhalefet ne yapmalı?
Toplumun önüne koyacak bir hedefi
kalmayan, verdiği hiçbir vaadi yerine
getiremeyen iktidarların sığındığı klasik
stratejilerden biridir: Gerilim yaratmak,
gündemi bulandırmak, düşmanlar icat
etmek. Bugün Türkiye’de AKP iktidarı,
tam olarak bunu yapıyor. Üstelik artık
bu tutum, bir siyasi taktik olmaktan
çıkmış, iktidarın hayatta kalma
stratejisine dönüşmüş durumda.
Yargı, medya ve güvenlik güçleriyle
yürütülen bu baskı politikaları,
toplumsal barışı zedeleyen gelişmeleri
peş peşe doğuruyor. LeMan dergisinin
karikatürünün peygambere hakaret
olduğunu iddia eden zihniyetin
yansımaları örneğin. Günler boyu
Taksim’de “Şeriat istiyoruz” sloganları
atanlara hoşgörü ile yaklaşan güvenlik
güçlerinin konu Saraçhane mitingi
olunca acımasızlığı artıyor.
CHP’YE BASKI: KURUMSAL ZAYIFLATMA HAMLESİ
AKP’nin tek hedefi, ana muhalefet
partisi CHP. 19 Mart’ta İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem
İmamoğlu’na ve yakın ekibine yönelik
operasyonlarla başlayan süreçte,
Seyhan ve Ceyhan dahil toplam 11
belediye başkanının tutuklanmasına
kadar giden bir zincir yaşandı.
İmamoğlu’nun tutukluluğunun 100.
gününde yapılan Saraçhane mitingi
öncesinde, bu kez CHP’nin eski
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Tunç Soyer ve İzmir il başkanı Şenol
Aslanoğlu dahil 157 kişi gözaltına
alındı. Bu operasyonlar, muhalefetin
hem moral hem de örgütsel gücünü
kırmaya dönük açık bir girişim.
RTÜK ELİYLE MEDYAYA SOPA
Muhalif basına yönelik baskılar da
artarak sürüyor. RTÜK, Saraçhane
mitingini canlı yayınlayan Tele1’e alt
yazılar nedeniyle para cezası keserken
Halk TV’ye ekran karartma cezası
verdi. Salı gecesi yürütmeyi durdurma
kararı çıkmazsa kanal karartılacak.
Bu, kamuoyunun haber alma hakkına
doğrudan bir müdahale anlamına
geliyor.
Bu baskılar tesadüf değil. Çünkü
gündem ne kadar ekonomik kriz,
yoksulluk ve üretimden uzaklaşırsa o
kadar az hesap sorulabiliyor.
PEKİ MUHALEFET NE YAPMALI?
Zor soru… Üstelik CHP kendi
içinde ciddi kırılmalar yaşarken…
Öncelikle parti ve halk dışında diğer
siyasi partilerle dayanışma içinde
olamayacağı gerçeğini kavramalı.
Bunu 6’lı masada yaşadık, gayet iyi
biliyoruz. Saraçhane mitingine Ümit
Özdağ’ın talimatı ile Zafer Partisi’nin
katılmayacağını açıklanması aslında
bir açıdan iyi oldu. Sonradan
yaşanacakların habercisi olması
önemli bence. Gelinen tabloda
muhalefetin görevi; yalnızca baskılara
karşı çıkmak değil, aynı zamanda
halkın gündemine dönmek olmalı.
Enflasyon, işsizlik ve tarımsal çöküş
gibi yakıcı sorunlarda toplumun
yanında ve onun sesi olmak önemli.
Örneğin patates üreticisi…
Tarlada çürüyen ürün, toplayacak
işçi bulunamaması, yüksek nakliye
masrafları ve fiyatın yerlerde
sürünmesi… Çiftçi geçen yıl ürününü
hayvanlara vermek zorunda kaldı.
Çünkü tüccarın verdiği fiyat kilo başına
1 TL idi. Aynı sorun limonda yaşandı:
Ürün satılamadı, ağaçlar kesildi. Bu yıl
limon 100 TL’ye dayandı.
Tüm bunlar, planlama eksikliğinden
ve üretici odaklı bir tarım politikası
olmayışından kaynaklanıyor.
Nişasta ithalatı gibi konular hâlâ
çözülmüş değil. Hollanda’dan patates
nişastası getirip cips üretiyoruz
ama Ödemiş’teki, Niğde’deki üretici
tarlasını süremiyor. Bu çelişkiyle
yüzleşmeden kalkınma mümkün
değil.
Tarlada üreticiyle, pazarda
tüketiciyle, Anadolu’nun tüm
bölgelerinde halkla temas halinde
olmak gerekiyor. Sessizliğin bedelini
halk ödüyor. O nedenle güçlü bir
örgütlülük, somut çözüm önerileri
ve eylem planları artık ertelenemez.
Çünkü halk, sorunlarını dillendiren
değil, çözen siyasetçiye ihtiyaç
duyuyor.