Zülal Kalkandelen yazdı : CHP’de yaşananların ardında ne var?


Yine duyumlar, dedikodular ve kulis bilgilerinin havada uçuştuğu günler! Kapalı kapılar ardında birtakım planların yürütüldüğünün işareti bu. Benzerini Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının açıklanması sırasında yaşadık, sonrasında olanları hepimiz biliyoruz… 

Son haftalarda giderek yoğunlaşan bir şekilde CHP’nin tartışılmasına yol açan olay, Kılıçdaroğlu’nun yerine Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayla ilgili şaibe iddiaları nedeniyle açılan bir dava… 30 Haziran’da yani yarın bu davada karar çıkabileceği söylentisi siyaseti alevlendirdi. 

Yandaş medyanın ve Erdoğan’ın bu konuda Kılıçdaroğlu’nu destekleyen söylemleri, Kılıçdaroğlu’nun “kurultayın yok sayılması” sonucu çıkarsa “Partimi kayyıma mı bırakayım?!” çıkışı, hapisteki İmamoğlu’nun “İhanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım” mesajı, Kılıçdaroğlu’na yakın milletvekillerinin destek paylaşımları ve sosyal medyada ağza alınmayacak hakaretlerle yapılan yorumlar ortamı fena gerdi. 

HİZİP ÇATIŞMASI VE ‘EGO’NUN ÖTESİNDE

Geçmişte Kılıçdaroğlu’nu yanlış politikaları ve NATO’culuğu yüzünden, özellikle de laikliği açıkça çiğneyen ve partiyi ortanın sağına çeken söylem ve davranışları nedeniyle, çok eleştirmiş bir gazeteciyim. Ama bu eleştirilerim 28 Mayıs 2023 sonrasında başlamadı; Kılıçdaroğlu’nun hatalarını çok önceden yazmaya başladım. Muhalif medyada, “Şimdi sırası değil” denilerek görmezden gelinen hiçbir konuyu atlamadan bu köşede aktardım. 

Okuyucularıma karşı dürüst olma ilkemin gereği olarak, başından beri Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nu da, Kılıçdaroğlu ile temel bir ideolojik farkları olmadığından aynı nedenlerle ve son dönemde Öcalan açılımındaki tutumları yüzünden sıklıkla eleştiriyorum. 

Bir gazeteci olarak herhangi bir siyasetçiyi tercih etme durumunda değilim; yalnızca halk derin bir yoksullukla boğuşurken bölgemizde sarsıcı olaylar olurken yaşananları iyi çözümlememiz gerekiyor. Ben CHP’deki çekişmenin sıradan bir hizip çatışması olduğunu ya da yalnızca siyasi hırs ile açıklanabileceğini düşünmüyorum. 

İNTİHAR VE YIKIM

Siyasal İslamcı AKP iktidarının yakın gelecek için iki temel hedefi var. Birincisi, anayasayı değiştirip Erdoğan’ın yeniden ve hatta yaşadığı süre boyunca partili cumhurbaşkanı olmasını sağlayacak düzenlemeyi yapmak. İkincisi, emperyalizmin müdahalesiyle Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler sonrasında başlayan Öcalan açılımı gereğince üniter yapıyı bozmak için anayasaya dinci/etnikçi düzenlemeleri sokmak. 

Her ikisi de anayasanın değiştirilmesi ve buna karşı gelişebilecek direnci kırmak ile ilgili. Bunun için Erdoğan’ın karşısında hiçbir iktidar seçeneğinin kalmaması gerekiyor. 

İmamoğlu’nun, CHP’li birçok belediye başkanı ile yöneticilerin hapse atılması ve CHP’ye kayyım atanabileceği söylentilerinin yayılması, çok açık ki karşıdevrimin önündeki anayasa engelini aşmakla ilgili. 

Yasaları çiğneyerek ana muhalefet partisine kayyım atamak, Türkiye’nin tamamen totaliter bir devlete dönüştüğünün ilanı olur. Bu YSK’yi yok saymak ve bir siyasi partinin yönetimine müdahale etmektir. Bunun konuşulması bile yeterince dehşet verici! 

Kılıçdaroğlu’nun bunu reddetmek yerine, hukukun rafa kaldırıldığı bir dönemde, “Yargı kararını tanımamak olmaz” diyerek bu tezgâhı içine sindirebileceğini ima etmesi, kendisi için SİYASİ BİR İNTİHAR, toplumsal muhalefet içinse TARİHE GEÇECEK BİR YIKIMDIR. 

Ne ilginçtir ki 2022’de CHP İstanbul il başkanı olan Canan Kaftancıoğlu hakkındaki cezaların Yargıtay’ca onanması üzerine, “Kararı tanımıyorum, kararı veren mahkemeyi de tanımıyorum. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul il başkanımızdır!” diye haykıran da Kılıçdaroğlu’ydu! 

Siyasette “Dün dündür, bugün bugündür” diyen çoktur ama yeni bir Meral Akşener hançerini bu ülke bu aşamada kaldıramaz. Daha önce yazdığım bir cümleyi tekrarlayayım: AKP’nin ömrünü bir gün daha uzatabilecek herhangi bir siyasi adım atan herkes, her parti halka ihanet eder!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir